Ana Sayfa
İletişim
sayfa-2
sayfa-3
sayfa-4
sayfa-5
sayfa-6
sayfa-7
sayfa-8
sayfa-9
Sayaç
sayfa-10
sayfa-11
sayfa-12
sayfa-13
sayfa-14
sayfa-15
sayfa - 16
sayfa - 17
sayfa - 18
sayfa - 19
sayfa-20
sayfa-21
sayfa-22
sayfa - 23
sayfa - 24
sayfa -25
Qariqatüru -Karikatürler
Gireye Pela Umbazu
 

sayfa-13





Alamanki - Englezki - Zazaki - Qurrki - Beluçki - Farski

Ochse - Ox - Ga - Ga - Gok - gâv
Esel - Donkey - Her - Ker - Har - Xer
Ziege - Goat - Bıze - Bızın - Buz - Boz ...
Schaf - Sheep - Miye (mêşın) - Mi - Mêş - Miş
Wolf - Wolf - Verg - Gur - Gwark/gurk - Gorg
Igel - Cüce/juje - Juji - Caduk - cûce-tiği
Maulwurf - Mole - Herremuşk - Kherremuşk - ? - xermuşk
Maus - Mouse - Merre - Mışk - Muşk - Mûş
Fuchs - Fox - lüwe - rovi - ? - rûbâh

------------------------------------------------------------



Alamanki - Englezki - Zazaki - Qurrki - Beluçki - Farski

Ochse - Ox - Ga - Ga - Gok - gâv
Esel - Donkey - Her - Ker - Har - Xer
Ziege - Goat - Bıze - Bızın - Buz - Boz ...
Schaf - Sheep - Miye (mêşın) - Mi - Mêş - Miş
Wolf - Wolf - Verg - Gur - Gwark/gurk - Gorg
Igel - Cüce/juje - Juji - Caduk - cûce-tiği
Maulwurf - Mole - Herremuşk - Kherremuşk - ? - xermuşk
Maus - Mouse - Merre - Mışk - Muşk - Mûş
Fuchs - Fox - lüwe - rovi - ? - rûbâh

------------------------------------------------------



------------------------------------------




“Dilini kaybetmiş bir millet, yok olmaya mahkumdur”(M.K.A.)”
Benim kültürümün ve dilimin yaşamaya hakkı vardır ve hiç kimsenin bunu görmezden gelmeye yetkisi yoktur. Benim dilimin insan tarafından artık konuşulmayacağını düşündüğümde; kendi... ölümümü düşünmekten bile daha derin olan soğuk bir ürpertiyle baştan aşağıya sarsılırım, çünkü bu benim soyumun toplu ölümü demektir” (James Kelman, 1994).


Bir dil, konuşanı olmayınca ölür. Aslında ölen sadece o dil değildir, o dili konuşanların kültürleri, tarihi, gelenekleri ve kimlikleri kaybolur, kısaca o toplum ölmüş sayılır. Anadolu’da kendi dönemlerine damga vurmuş, tarih yazmış nice güçlü medeniyetlerin kurulduğu hepimizin malumudur. Ancak, bugün o milletlerin varlığından bahsedemiyoruz, çünkü o milletlerin dillerini konuşanlar artık bulunmamaktadır, yani onların dilleri ölmüştür. Oysa onların neslinden günümüze gelenler elbette vardır ama onlar bile, ait oldukları güçlü milletlerini bilememektedirler.


Bir zamanlar Kürtçe’ye karşı bir asimilasyon uygulanıyordu ancak bugün kürt sorunu çözümünde devlet etkin bir rol almış durumda. Gelinen bu nokta son derce memnuniyet vericidir. Bir ülke, kültürünü, tarihini, geleneklerini, kimliğini kısaca kendisini var eden ögelerinikoruduğu oranda madden ve manen zenginleşir. Tersine,inkarcı ve yok sayan politikalarından dolayı da sorunlu, gelişmekten yoksun ve diğer devletlerce güvenilmez olarak algılanmaya mahkum edilir.


Ülkemizde başlatılan demokratikleşme süreci içerisinde bu sevindirici gelişmeler yaşanırken Zaza dilinin (kimine göre lehçe) bazı çevrelerce yok edilmek istenmesi de ne yazık ki o oranda acı vermektedir. Zazaca bir dil de olsa, lehçe de olsa yaşatılmalı ve gelecek nesillere daha zengin bir şekilde aktarılmalıdır.

Devletin ülkemizdeki etnik grupları, dilleri ve kültürleri yok saymaktan vazgeçtiği, aksine onları olduğu gibi kabul etmeye başladığı bugünlerde, Zazaca ve Zaza kültürü ne yazık ki bazı çevrelerin baskı ve asimilasyonu ile karşı karşıyadır.Eskiden Kürt kelimesinin geçmesi bazı Türkçüleri çılgına çeviriyordu, şimdilerde ise Zazaların adının dahi geçmesi Kürtçüleri (demokrat Kürtleri tenzih ederim) çılgına çeviriyor. Zazaların ayrı bir halk, Zazacanın da ayrı bir dil olduğunu savunanları ‘Zazacılık’ yapmakla suçluyorlar, tıpkı onları Kürtçülükle itham edenler gibi.


Bir devlet yetkilisi veya bir aydın Kürtlerden bahseder,kürt sorununu gündeme taşırsa adı demokrata çıkıyor. Oysa bir Zaza kendisini tanımlarken ben Zazayım veya dilim Zazacadır derse bu malum çevrelerin uykusu kaçıyor.Ardından, bunlar Zazacılık yapıyor, bölücülük yapıyor, Kürtleri bölüyor diye feryad u figan ederler. Hatırlayalım, Devlet Bakanımız Sayın Dr. Cevdet Yılmaz “açılımda Zazalar yok“ dediğinde hepimizin malumu haksız ve ırkçı tepkilerle karşılaşmıştı.


Tunceli Üniversitesi hükümetin demokratikleşme politikasını destekleyerek ilk kez, örnek verici bir tavır ve beklenen cesur bir kararla, Zazaca ve Kürtçe dillerini seçmeli ders olarak 2009-2010 eğitim yılındaki öğretim programına aldı. Öğrencilerin bir kısmı Kürtçeyi, bir kısmı da Zazacayı seçmeli ders olarak almaya başladılar. Ancak bu olay Zazaları ve Zazacayı asimile etme amacı güden bazı ırkçı çevrelerce hazmedilemeyip yoğun protestolarla karşı karşıya bırakılmıştı. Bunların istedikleri şey,Zazaca’nın öğretilmemesi, öğrenilmemesi ve böylece yok olmasıdır, yani ölmesidir. Acaba hangi Zaza böyle hazin bir sonu temenni eder?


Zazaların, dil ve kültürlerinden bahsetmeleri durumunda bazı ırkçı çevreler bunları zazacılıkla suçlarken bunun devletin Kürtleri bölme planı olduğunu iddia ederler.Ülkemiz dışında Zaza kültürüne sahip çıkan bazı Zaza aydınlar (Dr.Z.S. gibi) maalesef tehdit edilip saldırıya bile uğramaktadırlar.

Oysa bir yabancı bilim adamının üstelik Ülkemiz sınırları dışındaki bölgelerde bundan tam 78 yıl önce Zazalarla ilgili araştırma yapması o bölgedeki Kürt lider tarafından engellenmişti.
Karl Hadank Zazaca metinler kaydetmek için 1932 de Suriye ve Bağdata seyahat etti. Ne var ki, beraberindeki Kürt kılavuzu Celadet Bedir Han hoşgörüsüzlük göstererek buna engel olmaya çalışınca Hadank’ın bu isteği gerçekleşemedi. Hadank, Celadet Bedir Han’ın gerçek amacını fark edince bu durumu şu sözlerle kayıt altına aldı:…Emir Zâzâları Kürtlerden sayıyor ve hepsini kürtleşmiş olarak görmek istiyor. … anlaşılan, benim Zâzâca hakkında bu kadar canlı alaka göstermem hoşuna gitmiyor.


Zaza dili ve kültürünü korumak ve yaşatmakta bilim adamlarının çabaları bir dereceye kadar faydalı olabilir ama Zazalar sorumluluk gösterir, Zazacayı konuşur, çocuklarına öğretir, yaygınlaştırmak için çaba sarf eder, şiirleri, masalları, fıkraları kendi dilinde yazarlarsa ümitvar olsunlar ki Zazaca ölmeyecektir.


Zazalar olarak, kültürümüzün ve dilimizin yaşatılmasını ve korunmasını talep ediyoruz. Kimsenin bağında-bahçesinde gözümüz yok. Bölmeden, bölünmeden ve ayrılıktan taraf değil, her kesimin kültürünü, dilini özgürce yaşadığı ve ifade ettiği bir demokrasiden yanayız.Kendimizi his ettiğimiz gibi görmek ve öyle de kabullenmek itiyoruz. Gök Kuşağının güzelliği sadece içerdiği doğal renklerden kaynaklanmaz. Ne tek renkli bir Gök Kuşağı çekicidir, ne de renkleri birbirinden ayrılmış, farklı yönlere dağılmış bir gök kuşağı güzeldir. Aksine onu güzelleştiren bu doğal renklerinin bir birine omuz vererek bir ahenk içinde gözlerimizi okşamasıdır. Ülkemizin zenginliğini oluşturan tüm doğal (ama yapay değil) renkleri oldukları şekliyle kabullenip, saygı göstermek bizi zayıflatmaz, tersine güçlü kılar. Çünkü o zaman her etnik ve kültürel dinamiğin gücünden azami derecede istifade edilmiş olunacaktır.


Toplumlar arasındaki güvensizlikleri, ön yargıları yıkmanın ilk koṣulu inkardan, ele geçirme isteğinden vazgeçmektir. Her ne kadar, Albert Einstein: “Önyargıları parçalamak atomu parçalamaktan daha zordur” demişse de bunu yapmak imkansız değildir. Bu nedenle bu baş belası tabuları yıkmak zorundayız. Bunu yaparken de rehberimiz ilim olmalıdır, siyasi ve politik endişeler değil. Ne demiş Hacı Bektaşi Veli? “ilimle gidilmeyen yolun sonu karanlıktır.”

http://www.bingolonline.com/Yazar/Makale/YOK-EDILMEK-ISTENEN-DIL-ZAZACA.html

-------------------------------



----------------------------------



---------------------------------



------------------------



----------------------------------



Wendoğê delali!

Sarrê maê Zazau (Kırmanci, Dımıli) seserru ra nat zon u zagonê xora cê vışiyo u cê vısno.
Zonê ma Zazaki nêamo nustene, kıtavê ma nêvejiyê. Çı esto ke, na serrunê peyênu de roştberunê ma hao dest eşto na mesela, pede-pede perlod u kıtavu vezenê, hama hona nêşikme vajime ka no gure marê beso.
Ni perlodu (pêseroku, mecmuau) ra jüyê ki Tija Sodıri u Vejiyaişê Tijio ke İstanbol de ...karê xo rameno, uyo.
Çıqa ke rastê wenden u nustena Zazaki de karê ma amo werte, destpêkerdena wendoğu de hona xeylê problemê ma estê. Qezetu de ilan u reklam daene de qeweta ma hetê peru ra senıka. Vengê ma sarrê ma nêreseno.

Hama oncia ki gama ke ma seveta zon u edebiyatê xo eşta, gama de qıze niya. Na karo ke yeno meydan, peyniye de karo de rast u hurendi dero, axıri rozê caê xo cêno.

Na gama ke ma esta, jê xızmeta zon u zagonê xo vêneme u wazeme nae ra tepia ki gamunê gırs u mıqerremu berjime u ca bıdime gureunê akademiku, kıtavunê hewlu vejime. Heni bıgurime ke, tarix u kulturê xo tari ra vejime riyê roşti u naskerdene dime. Heni bıkerime ke, mara tepia az-uzê ma koka xo vindi mekero, ni berhemu ra ro u quwete bıjêro (bıgêro).

Na rivat ra, Zon u Kulturê Zazau gereke xo ravêr bero, zon u kulturunê binu rê xo naskerdene (şınasnaene) do, wertê jü Mozaiki de pêro pia weşiya xo bıramo. Vindibiyena zon u kulturê jü mıleti, waregınaena parçıkê de Mozaikia.

Coka, vame ke diyağê sıma marê lazımo. Zoneme ke phoştdariya sıma ke nêbiye, na kar u gure hedefê xo nêreseno.
Dostenê!
Wastena ma awa ke, na kıtavê ke vejiyê u vejinê, bıwanê, wendene dê u dormê xode bıdê naskerdene.
Serva phoştdariya sıma, nıka ra weşiya sıma wazeme.
Bıwanê u bınusnê weşiye de!
Namê Vejiyaişê Tiji ra,
Hawar Tornêcengi
——————————————————-
Not: Cêr, kıtavê ke ma hata nıka vetê, u nejdi de vezeme, jü lista inu esta. İyê ke wazenê jêde kıtavu ardene dê, inu rê hetê fiyati ra kıtavi tenêna benê ucız (ercan).
—————————————————–
Adresê Wastene:
Vejiyaişê Tiji
Tel: 0049.172 5109651
E-Mail: tijasodiri@arcor.de (Almanya)



Tij Yayınları: Gümüşpala Mh. Güzelbakan Sk. No: 26/2 TR-Avcılar-İstanbul
Tel.: 0212/591 44 85
E-Mail: tijyayincilik@gmail.com (Estamol)

TİJ YAYINLARI’NDAN YENİ KİTAPLAR!



KİTAP LİSTESİ
1. Sait Çiya- Dersim Yazıları (Araştırma yazıları) - (5 Euro)

2. M. Koêkorta & H. Özyurt - Daka Pire, Lüya Dızde - (5 Euro)
(Sanıka domanu eve resmunê Hamdi Özyurti)

3. Xal Çelker - Ebe yaraniye kewtime rae (Welat ra kuratey/fıkralar) - (5 Euro)

4. C.M. Jacobson - Zazaca Okuma-yazma el kitabı - (5 Euro)

5. M.Gorki (Çarn. K. Akay) - Karkerê Noni (Roman) - (5 Euro)

6. Hawar Tornêcengi - Rozê Yena (Kılami) - (4 Euro)

7. C. Çarekız - Bava Gul (Zara (Sêvaz) ra weşiya dewrêşi) - (3 Euro)

8. Hraçya Koçar (Çarn. S.Çiya & X.Çelker) - Hesrete (Roman) - (5 Euro)

9. Vedat Dalokay (Çarn. H. Tornêcengi) - Bıza Kole (Mesela Şake u bıza kole) - (5 Euro)

10. X. Çelker - Düri Şiya, Nezdi Ama (Kılami) - (5 Euro)

11. Harun Turgut - Zazaca Türkçe Sözlük (Qesebendê Zazaki-Tırki -Bingöl ağzı) - (7 Euro)

12. Fahri Pamukçu - Gıramerê Zazaki (Zuwanreznayi -Çermik-Siverek ağzı) - (15 Euro)

13. Samet Behrengi (Çarn. H.Tornêcengi) - Jü Şêftaliye, Hazar Şêftali (Sanıka domanu) (5 Euro)

14.Koyo Berz - (6 Euro) - Begê Dımıliyan (Tarix u kulturê Çermug u Sêwrege)

15. M. Koêkorta- (5 Euro) - Reuka Doy (Mesel u hêkatê Vartoy)

16. E.Yıldız (Çarn. H. Tornêcengi) - (3 Euro) - Pasa u Vilıkê Usari (Sanıka domanu, eve resmu)

17. Sait Çiya - Her çi beno sanıke (Roman) - (5 Euro)

18. Tija Sodiri 7 (Perloda Kırmanc-Zazay/Zazaca Edebiyat -dergisi/kitabı) - (5 Euro)

19. C.M. Jacobson - Rastnustena Zonê Ma - (6 Euro) (Zazaca doğruyazım Kılavuzu -Dersim ağzı)

20. C. Çarekız - (5 Euro) - Qoçgiri u Qerebel (Tarix u kulturi Qoçgiriye)

21. Nurettin Aslan - Dersim’in Delileri (Roman) - (5 Euro)

22. Şerafettin Halis - (4 Euro) Nupelda, Kuzeye akan nehirler gibi (Şiir)

23. Xeyri (Hayri Dalkılıç) - (4 Euro) - Kesreta Zerrê Mı (Kılam u Lawıki)

24. Kemal Astare - (4 Euro) - Destur Bıde.. (Kılam u Lawıki)

25. Dr. H. Çağlayan - (10 Euro) - 38 ra Jü Pelge (Tertelê Dêrsımi sero Reportaji)

26. Memê Jêle- (5 Euro) - Khalmemo Sırr (Destane)

27. Celal Yıldız - (10 Euro) - Dersim Dile Geldi (Roman)

28. Cefo Çarekız- (5 Euro) - Domanê Qoçgiriye (Hêkati)

29. Hasan Yıldız - (5 Euro) - Pukeleka (Kılami)

30. Xal Çelker - Welat ra Şanikê Şani (saniki) - (15 Euro)

31. Cemal Taş - (10 Euro) - Külden Evler (araştırma)

32. Cemal Taş - (10 Euro) - Roê Kırmanciye (Danoğina Ap Hesen Aliyê Sey Kemali)

33. Av. Hüseyin Aygün - (7 Euro) - Eve Tarixê xo Têri Amayene (hêkati)

34. Memê Jêle - (5 Euro) - Sarê Genimi Ginay Goni ro (kılami)

35. Hasan Yıldız- (5 Euro) - Pukeleke (şiir)

36. Hasan Yıldız- (5 Euro) - Yıkma Gülüşünü Erkenden (şiir)

37. Roşan Hayıg - Mahmeşa (Zazaki-İngilizki Estanıki/Şanıki)

39. Hıdır Aytaç - Danoğê 38 (38 sero reportaji)

40. Harun Turgut - Gramerê Zazaki (Zazaca Gramer- Çewlıg)

41. Hıdır Dulkadir - Munzur’a Akar Yüreğim-Öyküler

42. Deniz Doğan - Perperık (kılami)

43. Mikail Aslan - Kılamê Çemi / Nehir kılamlari.. (Notaları ile Repertuar)

44. Roşan Hayig - Zazaca-Türkçe / Türkçe-Zazaca Sözlük (Güney ağzı)

----------------------------



ARWEŞ: tavşan.

bu kelime "HER" ve "GUEŞ" yani "eşek" ve "kulak" kelimlerinin birleşiminden oluşmuştur. yani "eşek kulaklı" anlamına gelir "g" sesi içte kaldığı için "w" sesine dönümüştür ve "arweş" biçimini almıştır. Ki farsçada "xarguş", kurmanci de "kerguh" diye geçer.

SERMİYON/SERMİYAN. başkan, önder, yönetici, idareci, günlük halk dilinde örneğin; "sermiyone ıne ke Ehmed - bu evin idarecis...i ahmettir. anlamında kullanılır

Ser: baş, uç
Miyon/Miyan: iç, orta, ortam, meydan, anlamında kullanılır. örneğin zazacada "xer miyondıv - hayır, ortamın olsun" anlamında kullandığımız kelimeyle "miyon" aynıdır. "bel, gövde anlamına gelen "miyone" bu kelimeden türemiştir ayrıca "min" diye kısaltarak da kullanırız ör: "min şar - halkın içinde" gibi. yani "Sermiyon" kelimesi bu iki kelimenin birleşiminde olup "ortamın başı, lideri" anlamına gelir.

GUARZIN/GURZAWIN: bulanık

gerz: toz
aw: su
bu iki kelimenin birleşiminde meydana gelmiştir. yani " GERZAW - tozlu su manasına gelir. bugün "bulanık" anlamında kullanılır. aslında bunun gramerce doğru hali " ‘AWA GERZIN‘dir. fakat zazaca, farsça, kürtçe gibi dillerde kelimeler türetilirken tamlamalar bazen ters çevrilir. örnek

tengnefes- nefesteng- nefesi dar
weşaw- xueşaw: aw weş/xueş- komposto gibi

PAWTIŞ: koruma
BAWI VINDERTIŞ: bekleme

"PAW" kelimesi de aslında "BAW-beklemek " kelimesinden gelir. "baw" ve "paw" aynı anlamı taşırlar fakat anlam farkını, nüansını oluşturmak için iki farklı biçimde söylenir. korumak da aslında bir nevi beklemektir. örneğin türkçede de öyledir. "bekçi - beklemek". bekçi: bekleyen koruyan anlamına gelir.

HİŞAR: akıllı, şuurlu
BİHİŞ: akılsız. şuursuz kendinde olmayan

bu kelimenin kökü "HİŞ"tir ve anlamı ‘akıl‘dır; fakat bugün tek başına nerdeyse kullanılmamaktadır. belki yaşlı nesil "hiş"in tek başına ne olduğunu bilir "tı hiş mı sarda nıverda; bende akıl bırakmadın" anlamında çok kullanırlar. Fakat genç nesile bugün zazaca akıl nedir diye sorsak kimse bilmez herhalde. "hişar" eskiden isim olarak da kullanılırdı şimdi pek yok. aslında bu durum bize dilimizin tehlikede olduğunu gösterir. çünkü dilimiz kısırlaşmakta kalıplaşmakta hep kalıp cümleler kullanıyoruz. yani ekleri, kökleri, türetim yollarını unutmuşuz artık yeni bişey üretemiyoruz kalıp konuşuyoruz.bunun tek çaresi bunların farkında olmakla olur.

ÇARE dedim de aklıma geldi. türkçe çözümün karşılığı nedir diye sorsam kimsenin aklına "çare" sözcüğü gelirmi? Evet çözüm‘ün karşılığı çare dir, dedimya dilimizi kalıp konuşuyoruz yada KAZANÇ/ KAZANMAK kelimelerinin karşılığı nedir bilen var mı? çok kullanırız fakat farkında değiliz. Türkçeye de faesçadan geçmişitr. "KAR ETMEK"deki "KAR" kazanç anlamına gelir.

KAR: iş, kazanç, fayda anlamlarındadır.

ör: Mı ın guri ra des milyon kar kerd. Bu işten on milyon kazandım.
ör: In kar tu niyo. bu senin işin depil.

farsçadan da türkçeye geçmişitr ve genelde "maliyetle satış arasındaki fark miktar anlamındadır" ve biz yukarıdaki cümlelerde kullanmamıza rağmen bunların farkında değiliz sadece türkçedeki halini kullanıyoruz. yani türkçe dilimize yön vermeye başladı.

-----------------



Silam ewi bi hurmeteya péro Wendoxaniré!

No çiyo ki; ezo etiyada nusnena ewi fikré xo belli kena; ez wazena ki zewmbina zi imbazé mayé Roşnber ewi Zuwanzanayoxiy bi no xısusdé fikr u ’lmé xo belli bıkeré.

E nıkan‘ira serba/qandé mahlumateyi dayen‘da şımayiniré berxudar be!...
*
Misal;
______

Zazaki______Tırkki(eski Türkçe)
__________________________

Istiqametiy : Yönler
*
Rojakewten= Dogu______Şark
Rojawan = Batı________________Gerb
Peyaroj = Kuzey_________Şimal
Veraroj (qulbe)= Güney_________Cenub(Kıble)
*
Hil : mahnaya cı Zazaki‘di roşnayiya
Sew-i = sem-e = Gece(tırkki)
________________________________________

Hefte/Heste = Hafta
Rojiy__________Günler
*
Bazar__________Pazar
Dışeme_________Pazartesi
Hiréşeme_______Salı
Çiharşeme______Çarşamba
Panjşeme_______Perşembe
İne/Berarek______Cuma
Peyine/Şeme_____Cumartesi
_________________________________________

Mewsimiy/Demiy(Demeiy) = Mevsimler
*
Wusar_______ilkbahar
Amnan______yaz
Payiz________sonbahar
Zımistan_____kis
_________________________________________

Mengiy/Asmiy = Aylar
*
Çile______________Ocak = wexté serd u pukeyo/qefliyayiseyo
Serrud/Sivrut______Şubat = wexté wuskayiyeyo, çetineyo ewi rib u ruteyo
Awdar____________Mart = awi kewna dar u bırri ewi èrdan/Hégayan miyan
Lizan_____________Nisan = liz vejiyéno u nerrb cebeno/erziyéno
Gulan____________Mayıs = viliki abiyéné, guléri(dar u bıır) abiyéné
Hadran___________Haziran = péro ciy esto, werden u sımıten u xoradayeni
Tirroj____________Temuz = tiji esta, zerqi esté, germixeya(tirrojikeya)
(.............)_______Agustos= wexté welengano,tozil u dumaniyo. Wexté debaxnayen/panayen‘o
Kergan___________Eylül = payizo, wexté Rezan‘o u wiskayiya
Citan_____________Ekim = wexté citan‘o u kendeno(wexté kariten u ronayeno)
Mijdar____________Kasım =mıj u duman beno/yeno Koyi u Kerran seri
Qaxan___________Aralık =wexté qaxan,cirriy ewi wisk u wareyiyo
_______________________________________________________________

Zewmbina zi tayni qiseyi Rojkéniyi !
Misal : Mastar eki Zazaca da "en"(mek) ve "is"(mak)‘tır.
*
Herrfipiyakén/Herrfipatik = Alfabe
Serr = Yıl
Meng/Asmi = Ay
Roj/Roc/Roz = Gün
Dekewten = Giriş/girmek
Vijiyayen = Çıkış/çıkmak
Bewni pıra = Önizleme
Arastkerdox = Redaktor
Péxember = Peygamber
Serpil = Lider
Serdar = Başkan
Peyser/ageyri ser = Geri dön
Veri ser(veran ser) = illeri
Dımsanayis = Takip etmek
Name = isim/ad
Peyname = Soyadı
Réz = Sıra
Qor = Sefer
Baran/riste = Cümle
Aki(akerden) = Aç(açmak)
Racin-i/Bıgéri = Kapat
Bıgeyri cı (cı geyrayen) = Aramak
Bi leqni (bi nıqni) = Tıkla
Takuwaten(cikuwaten) = iteklemek
Pıloxnayen(bı pıloxn-i(é) = Tuşlamak
Cerrbnayis = Denemek
Tekerlif kerden = Davetiye
Qedrin = Kıymetli
Fer = Tek
Zewnc = Çift
Dıdılet/Dilet = ikiz
Kilor = Somun
Qedék/QEDIK/qintek = Sifir
Çengal = Kanca
Zingilik = Büyük zil
Béri = Gel
Sori = Git
Berxudar bi/be = Teşekkür
Sebas = Kutlama
Sebas kerden(kerdiş) = Kutlamak(kutlama yapmak)
Kefaret bo = Geçmiş olsun
Tahzil cı dayen = Dersini vermek
Seqereyi = Kaza
Seqereyi kerden = Kaza yapmak
Qediyayen = Bitmek/bitiş
Cırrot(d) = Sonuç

--------------------------------------------



keyge astarey, çıman vera bini vind,
ez ez kewtıni raeré tê ra dur mendışê
helagı tı şiya
tı zona mı çend wesarı kerdê zarey xo
...
keygı astarey çımo vera bini vind
wextê no cinêbı semedi yew xatır waştışê
to çend ecbay dekerde zerey a zera xuna kickek
semedi şıyayışê hend lerz meke
hela vinder ke wa kulê mi bibi weş

ona rehet niyo tuku teyna têra durkoytış verde vindertış
mı vay ra guli trawıti mı xayıno ra zerweşê travıti
mı pêru bar kerdi vay tori erşawıti

vor spiya merdış şao
gula mı hela tıkê vınder
meştê ınayzi esto tım u tım zımıston nê beno

hesreta mı tori
henda hesreta mayu leyiri
henda hesreta herdu awe bı
oynayışê to sey cikê adıri bi
nefesê tora boya kıla adıri omeyni

ez bêriya to ken
umudê mı oynayışe todı nımıteo
kin taridı zerey domdı vınderteo
têra resayış zaf duriyo

têra durkoytış ğıdar, heskerdış şermoku
ez pê hesreta toya kuweno raer
şono hetê xu kerdışê
4 mevsimi yew rojde ninê

teyna aşmı mıre şadeyê kena
ez bêvengê ya aşme u mojlo fehm nêken
hin hesret zi biyo dışmen herkerdış nımıteo
heskerdış onci henda her khan, henda asmin kho

eke ağuyê heskerdışê esto hetakı tı nêşiya
pê ağuye xuna mı ağukı hıma şo

---------------------------------------------------------------------------



Zonê mı, roê mı
Hewesê mı, roṣtia çımunê mı
Kılıtê mezgê mı, bıngê aqılê mı
Thamê fekê mı, thılsımê estena mı
...
Zonê mı, nuĝdê zerrê mı
Ge ebe veng, ge bê veng
Qese be qese, reng be reng
Zonê mı, bılbılê zerria mı

Zoni pêro rındekiê
Baxçê mordemiye de vılikiê
Jê astarunê asmeniê
Taê bereqinê, taê qurfinê

Hata ke can mı de ro
Qeseykon, van, nusnon
Ro jiargeyo, zon xalêta Xızıriyo
Roê mıno, koto dılĝê zonê mı

-------------------------------------------------




Beluçi, İran’in güneydoğusunda, Afganistan’ın güneyinde ve Pakistan’ın batısında, Beluçistan’da konuşulan bir Kuzey-Batı İrani dilidir.

Urduca dediğiniz ise Hint-Arı dil gurubuna ait olan Hindi diliyle aslında aynı dildir, fakat Urduca konuşanların müslüman olduğu için daha fazla Arapça’dan kelime devralmıştır.

Hint-Arı dilleriyle İrani dillerin de tarihsel olarak yakınlığı diğer Hint-Avrupa di...llerine karşın daha yakındır. Avesta ile Sanskrit birbirne pek yakın dillerdi.

Kürtçe lisanları, Sivendi (Şiraz’dan kuzeyde) ile birlikte Kuzey-Batı İrani dilgurubunun Karman alt gurubuna dahildir. Kürtçe‘de ayrıca birçok Güney-Batı unsuru mevcut.

Zazaca ise, Gorani, Sengseri ve Beluçi (Balôçî) ile birlikte Hyrkani altgurubuna dahildir. Zazaca ayrıca Hazar Denizi dilleri (Medo-Hazar [Kazvin] gurubu) olarak bilinen Herzeni, Mazenderani, Gileki veya Talişi‘ye de yakındır, kısmen grammer ve de kelime dağarcığı olarak da.

Tarihsel olarak ise Part diliyle ilginç bağı vardır.

Verdiğim şema sayın Lecoq‘un 1989‘da sayın Dr. Gippert‘in 1996‘da İranoloji kriterlerine göre hazırladığı tabeladandır.

Beluçi dilinden ilk kez Frankfurt Üniversitesi’nde, Karşılaştırmalı Dilbilimi bölümünde, 98/99 kış sömestrinde Zazaca, Farsça, Kurmanci ve Beluçi karşılaştırıldığı zaman örnekler gördüm.

Beluçi’den çok fazla örnek yok elimde, bir arkadaşımın doktora tezini Beluçi üzerine hazırladığı için ulaşabileceğim kaynaklar var.

Beluçi’nin birbirinden farklı olan Raxşâni (Sarhaddi), Pancgûri, Kalâri, Sarâvâni, Lâşâri, Kêçi, sahil lehçeleri ve Doğu-Hill Beluçi gibi diyalektleri var. (Kaynak: Elfenbein, 1989 ve Jahani, 1989).

Beluçlar, Sünni mezhebine ait müslüman olan bir halktır. Beluçça, birçok İrani dillerine göre muhafazakar bir dildir, fakat Dravid dil ailesinden olan Brahui dilinden de kelimeler devralmıştır (örneğin ballu : nine). Beluçi’den vereceğim örneklerde Karaçi-diyalekti baz alınmıştır.

akraba sözcükleri:

kelime sıralaması: Beluçi : Zazaca : Kurmanci : Farsça

dede: pîruk : khalık/pirık : bapir/kalık : pıderbozorg

(amca) kâkâ : ap/ded : ap/mam : ‘emmû

(dayı) mâmâ : xal : xal : dâyi

(anne) mât : mae : dê/dayk : mâder

(baba) pît : pi : bav : pıder

(enişte) zâmât : zama : zava : dâmâd

(kaynana) wasûg : vıstewriye : xasi : xâş/mâderzen

(kayınpeder) wasarik : vıstewre : xezûr : xosor/pıderzen

fiiller:

not: Beluçi’de g ünsüzü ikincildir, aslen u-/v-‘den türemedir; örneğin „gurk“ (kurt) veya „gwât“ (rüzgar) kelimelirindeki ‚g’ aslen v’den türemedir

kelime sıralaması: Zazaca : Kurmanci : Beluçi : Farsça

geçmiş zaman kökeni / şimdiki zaman kökeni

görmek: di-;vênıt- / vên- : dit- / -bin- : dit- / gind- : did- / -bin-

söylemek: vat- / va-;vac : got / -bêj- : guşt / guş : goft / -gûy-

gelmek: ame- / ye-/ê- : hat- / -ê- : a-kt- / ây- : âmed / -ây-

yıkamak: şüt- / şü;şıw- : şıst- / -şo- : şuşt- / şod- : şost- / -şûy-

satmak: rot- / roş- : frot- / -froş : şawaxta- / şawaşk : forûxt- / -frûş-

duymak: eşnawıt-, eşna / eşnaw- : -(bı)hist- / (bı)hiz- : işkut- / işkan- : şenid- / -şınev-

satın almak: herina- / herin- : -kırri- / kırr- : (gir- ) : xerid- / -xer-

gülmek: huyiya- / huyi- : keni- / -ken- : kandit- / kand : xendid- / -xend-

sümmek/akmak: rêca- / rêc- : rêt- / -rêj : rêtk- / rêç : rixt- /- riz-

kaynamak: gıriya- / gıri- : kelin- / -kel- : grâst- / grâd- : cûşid- / -cûş-

bilmek: zanıt-;zana- / zan- : zanin- : -zan- : zant- / zân- : dânıst- / -dân-

yemek: werd- / wer- : xwar- / -xw- : ward- / war- : xord- / -xor-

şahıs sonekleri

tekil ; çoğul

1. –â(n) ; -ê

2. –e ; -e

3. –i ; -â

adın halleri

Zazaca ve Kurmanci’de de olduğu gibi Beluçi’de ismin iki hali vardır:

1. yalın hal (casus rectus)

2. bükümlü hal (casus obliquus)

yalın halin kişi adılları (zamir):

man, to, â

mâ, şumâ, â/ân

Bükümlü halin kişi adılları (zamir) (parentezdeki son adıl iyelik adılıdır):

manâ (manâ ra; manî)

tarâ (trâ; tay)

ây (âyâ, âyrâ; ây, âyî)

mârâ (me)

şumâ ra (şume)

âyân (âyânrâ; âyânî)

tamlama:

annem / babam: manî pît / mât

Ergatif hali Beluçi’de de mevcut olduğundan, geçmiş zaman geçişli ve geçişsiz fiilere göre çekim olur:

Geçmiş zaman (Präteritum):

geçişsiz fiil: man şutô (ez şiyane, gittim)

geçişli fiil: manâ guşt (mı vat, söyledim)

manâ tao dîst (mı tı diyay, ben seni gördüm)

Miş-li geçmiş zaman (Perfekt):

man şutagô (ez şiyane, gitmişim)

manâ guşta (mı vato, söylemişim)

Hikaye bileşik zamanı (Plusquamperfek)

man şutagitô (ez şi biyane, gitmiştim)

manâ guştaga (mı vati bi, söylemiştim)

Hikayeli geçmiş zamanda ise ergatif hali kullanılmaz:

man buşutenô (ez bışiyêne, gitseydim)

man buguşteno (mı bıvatêne, söyleseydim)

Beluçi’de hikayeli geçmiş zaman, görüldüğü gibi Zazaca’da da varolan –ên- / -en- soneki ile kurulur. Bu sonek Partça’da –âhêndê- idi.

ünlüler

Beluçi’de üç kısa ünlü (a, i u), beş de uzun ünlü (â, î, û, ê, ô) var.

hayvan adları

kelime sıralaması: Zazaca : Kurmanci : Beluçi : Farsça

ga : ga : gok : gâv (öküz)

her : ker : har : xer (eşek)

bıze : bızın : buz : boz (keçi)

verek : berx : gwarak : berre (oğlak/gidik)

miye (mêşın) : mi : mêş : miş (koyun)

verg : gur : gwark/gurk : gorg

cüce/juje : juji : caduk : cûce-tiği (kirpi)

herremuşk : kherremuşk : - : xermuşk (köstebek)

merre : mışk : muşk : mûş (fare)

lüwe : rovi : - : rûbâh (tilki)

Renkler

kelime sıralaması: Zazaca : Beluçi : Kurmanci :Farsça

sıpê : ispet : sıpi : sıfid (beyaz)

siya : syâh : reş : siyâh

sur : suhr : sor : sorx (kırmızı)

zerd : zard : zer : zerd (sarı)

zerrn(ên) : zarri (suneri): zêr(in): zerr(in) (altın(dan))

sêm(ên) : çandan : ziv(in) : sim(in)

kesk : şinz : kesk : sebz (yeşil)

khewe/kıho (hewz) : sabz/sawz : şin : âbi (mavi/yeşil)

gewr : sabz : gewr : xâkısteri (gri)

Bazı sözcükler

kelime sıralaması: Zazaca : Beluçi : Kurmanci : Farsça

cêr : çêr : jêr : zir (aşağı)

ceniye : can : jın : zen (kadın)

cınıtene : canag : jantın : zeden (çalmak, vurmak)

(ro)vitene (vic- ro) : gêcag : bıjêr- : bixten (biz-); eleg kerden (elemek)

roce : rôç : roj : rûz (gün)

cewiyaene : ciyag : jiyan : zisten (yaşamak)

berz : burz : bılınd : bolend (yüksek)

eşt- (erz-) : işt- (killag) : hêşt- (hêl) : hışt (hıl) (atmak, bırakmak)

serpez (< seperz) : ispulk : sıpıl : seporz (dalak)

zerri : dıl/zirdê (edebiyat) : dıl : dıl (yürek, gönül)

serre : sâl : sal : sâl (yıl)

wae : gwahâr : xweh/xwışk : xâher (kızkardeş)

waştene : lôtag (hint.) : xwestın : xâsten (istemek)

weş : waş : xweş : xoş (hoş, tatlı)

kew- : kap- : -kev- : -oftâd- (-keb-) (düşmek, şimdiki zmn.)


------------------------------------------------------------------------------------------




Selim Çürükkaya: Sitemizin köşe yazarlarından D.Ali Küçük “zazalara özgürlük” başlığı altında bir makele yazdı. Bu makalenin altına çok sayıda okuyucu, zazalarla ilgili görüşlerini illeti.
Ben bu sorunun tartışılmasının taraftarı olduğum için, bütün yorumları sitemizin tartışma bölümünde yayınladım.

Yazıları yayınlama işine devam ederken birden fark ettim ki, astığım makaleler yayından kaldırılıy...or.

Benim dışımda sitenin yazı kurulunda olan dört arkadaşta daha şifreler vardı.
Akşam, Dursun Ali Küçük’ ün makalesi ile ilgili MSN üzeri benimle tartışan arkadaştan kuşkulandığım için; tel açtım, "astığım yazıları sen mi yayından kaldırıyorsun" der demez, karşımdaki kişi kin yüklü bir ses tonuyla evet ben kaldırdım, bu sitede zazacılık yapılıyor, ben buna müsaade edemem, sen beni susturamazsın dedi. Nefes alış verişlerinden ruh halini zaten anlamıştım. "Sakin ol kardeşim, ne oldu sana? Varsa bir eleştirin normal olarak anlat" dedim. Ama adamın nefes alış verişleri hala anormaldı ve şu cümeyi ağzından kaçırdı: “Biraz dur, adrenalinim yükseldi”
Evet yanlış duymadınız!
Bir Kürt devrimcisi, Zaza sorunu tartışılmaya başlanınca, "adrenalin"i yükseliyor!
Bu sözleri duyduğumda 1970 lerin ortalarına gittim
Kürtlerin varlığı gündemleşmeye başlayınca, milliyetçi bütün Türklerin "adrenalin"i yükselmişti.

Ve "adrenalin"i yükselenler, hep bir ağızdan bağırıyorlardı:
"Bunlar bölücü, bunlar memleketi parçalayacaklar.
Kürt diye bir ırk yoktur, Kürtler Türktür.
Kürtçe olarak bilinen dil; dağ Türklerinin türkçesidir"
Aynen böyle diyorlardı.

Bu gün zazaca sorunu gündeme geldiğinde arkadaşım aynı tepkiyi gösteriyor:
"Zazacılık yapanlar ülkeyi bölmek istiyorlar.
Bunları ben tanıyorum ajandırlar
Zazaca sadece kürtçenin bir lehçesidir……"

Arkadaşımın bu tepkisi kafama kocaman bir taş düşürdü.
Beynim hızla çalışmaya başladı
Demekki uzun yıllardan beri bir kurmanc resmi ideolojsi oluşmuştur.
Bu resmi ideoloji hem jakoben, hemde kemalizmin bir versiyonu gibidir.
O da tek dil, tek bayrak, tek vatan, tek din, hatta tek parti ve tek lider kalıplarına sahiptir.
Bu kalıplara uymayan gerçekler, ya yok edilir ya yok sayılır!
Ve bu kalıplara uymayanlar dile getirilmeye çalışıldığında kıyametler kopar.

Kurmanc resmi ideolojisinin olduğunu şundan çıkarıyorum.
Bakınız, Kürt sorunu gündeme geldiğinde Türk resmi görüşünü savunanların "adrenalin" ihemen çıkar.
Birileri Zaza sorunundan söz ettiğinde eğer Kürdün "adrenalin" i yükseliyorsa; orada oluşmuş ve çok büyük bir tehlike arz eden resmi ideoloji var demektir..

Ben kendim bir Zaza‘ yım
Anam tek kelime ne Türkçe, ne de Kurmanci bilir.
Ve bana Zazaca dilini öğreten odur.
Ben bu güne kadar Kurmanci dilini konuşan hiç bir arkadaşıma “Sen niye zazaca bilmiyorsun?” diye sormadım.
Ama kurmanci konuşan Arkadaşlarım yerli yersiz her yerde “neden kurmanci bilmiyorsun?” deyip, beni küçümsemişlerdir, hatta bazende şakayla karışık, "ne biçim Kürtsün?"demişlerdir.

Ama ben, onlar Zazaca bilmedikleri için kendilerine "Ne biçim Kürtsünüz?" diyecek kadar terbiyesizlik yapmış değilim.

Bu makalede Zaza sorununa nasıl baktığımı izah etmeyeceğim.
Zira yıllarca önce Güvercini de vurdular adlı romanımda konuya nasıl baktığımı izah etmiştim.

Şimdi ki sorun şudur: Zazalarla ilgili sorunları bu sitede tartışmak doğru mu, yanlış mı?

Zazalar nedir? İn mi, cin mi?
Nerden geldiler, ne yer ne içerler?
Hangi dili konuşurlar?
Kendilerine özgü bir dilleri mi var; yoksa konuştukları Kürtçenin bir şivesi mi?
Yoksa dağ Kürtleri olmasın mı zazalar?
Zazalar bir ulus mu, kabile mi aşiretmi? Neyin nesi?
Yoksa zazalar yokturda Türk devleti, sırf kürtleri bölmek amcıyla mı çıkardı?
Veya Seyfi Cengiz mi bu Zazaları icad etti?
Zazaistan kurmak isteyenleri ne yapmak lazım?
Vatan haini mi ilan etmek, yoksa satılmış ajanlar mı?
Kurmanclarla Zazalar arasında ne gibi farklıklar ve ayrılıklar vardır?
Kaderleri bir mi? Aynı acıları mı çekiyorlar?
Ortak hareketetmeleri, birbirlerinin kimliklerine saygı duymaları daha doğru değil mi?
Tek dil şart mı?
Mezopotamya coğrafyası çok dilli çok dinli çok halklı bir cennet bahçesi değil mi?
Bu coğrafyayı siyah renge boyamak ne kadar doğrudur?

Bu konuların tartışılması kalıpların parçalanması lazımdır.
Ve bu konuların tartışma yeri elbette Kürdistan aktuel olmalıdır.
Eski pradigma çökmüştür.
Yeni pradigmada tek parti, tek ulus, tek lider, tek dil saçmalığına yer yoktur artık.


-----------------------------




„Her Dersimli tam olmasa bile bu iki dili konuşur.. Bu iki dilin farklılığını da bilir, yorum da yapar..
Dersimliler eskiden iki ayrı dil olduğunu rahat da söylüyordular..Taa ki devrimci örgütler “ayrı dil değil, Kürtçe’nin lehcesi” denilene kadar..
Sonra öyle bir dönem geldi ki ,“ Dımilki-Zazaca” başka bir dil, Kürtçenin lehcesi değil demek büyük suc oldu..

Biz örgüt içinde çokça şahit old...uk. Örneğin Kürtçe bilmiyen, yanlızca Zone ma (Zazaca-Dımılki) konuşan arkadaşlar uyarılırdı, hatta Kürtçe bilmedikleri için kınanırdı, ve asimile olduklarını, bir an önce Kürtçe öğrenilmesi söylenirdi..Halbuki kendine özgü bir dil yapısı, kültürü var.
Bu dil çeşitli kesimlerde-bölgelerde farklı isimlendirilse de var olan gerçeklik nedir?“

"Zone Ma“ üzerine sayin Selim Çürükkaya’ ile röportaj yaptım..
Dersim'de konuşulan iki dil vardı/vardır..
Zazaca-Dımılkı Dil Röpartajı

Elif ORHAN; Sayin Selim Çürükkaya, Zazaca nedir, sizce ayrı bir dil mi? Dımılkı nedir, sizce Zazaca ve Dımılkı’nın ortak ya da ayrıldığı yanları var mı?

Selim Çürükkaya. Bana göre zazaca bir dildir. Bizim yakın köylümüz Züverli sayın Harun Turgut, arkadaşımdır. Uzun bir süreden beri nerdeyse ömrünün büyük bir kısmını zazaca konusunu araştırmaya adamış, bu konuda kalın zazaca bir sözlük kaleme alarak yayınlamıştır. Sayın Turgut o sözlüğün girişinde bir dil tanımlaması yapmıştır ve şöyle demektedir: “Hiç eğitim görmemiş iki kişi, birbirleriyle konuştuklarında tam olarak birbirlerini anlıyorlarsa, aynı dili konuşuyorlar, birbirlerini hiç anlamıyorlarsa farklı iki dili konuşyorlar demektir.” Ben sayın Turgut’ un bu karmaşık olmayan tanımlanmasına olduğu gibi katılıyorum.
Peşinen söyleyeyim, ben dil bilimcisi değilim, bu konuda herhangi bir araştırmam yoktur. Kürt siyasetçileri yakın bir zamana kadar zazacayı ya görmemişler, ya onun hakında konuşmak istememişler, yada onu, Kurmancinin bir lehçesi olarak kabul etmişlerdir. Kuzey Kürdistan daki Kürt Milli hareketinin düşünce babaları olan Bedirxaniler, kurmanci dili hakkında araştırmalar yapmış, dil kuramının temellerini atmışlardır, ama zazaki hakkında ya bir şey söylememiş, yada onu kurmancinin bir lehçesi olarak kabul etmişlerdir. Avrupadaki uluslaşma sireci, Stalin sosyalizminin ulus kuramı, dili ulusun önemli bir öğesi saydığından, Kürt ulusalcıları veya siyasetçileri, bu kalıplara uyarak Önce Kürt ulusu demişlerdir, bu ulusun üzerinde yaşadığı coğrafyaya Kürdistan demişlerdir. Kaide gereği her ulusun konuştuğu bir dili vardır teorisinden hareketle bir dil arayışına girmişlerdir. Bu dile kürtçe adını vermişler, diğer farklı dilleri geçerli olan teorileri gereği kabul edemediklerinden, o dilleri kurmancinin birer lehçeleri olarak kabul emişlerdir. Bana öyle geliyorki bu kabul ediliş, diller üzerine dil bilimcilerin yaptıkları araştırmalar sonucu değil, politikacıların politik kararları sonucu olmuştur.
Çünkü politikacılar önce Avrupa’yı ardından Rusya’yı hatta kemalist hareketi örnek alarak, her ulusun bir tek dili olur, o dilinde şiveleri olabilir, dilin güçlenmesi için şivelerin dilin yemi olarak kullanılıp ulusun dilinin güçlü hale gelmesi varsayımını kabul ederek kararlarını öyle vermişlerdir. Oysa dünya Stalin’ in kafasından ve Avrupadaki küçük devletlerin çapından çok çok daha büyük ve karmaşıktır. Mesela Hindistanda, şu anda dörtyüz tane dil ve lehçe konuşulmaktadır. Bunların yaklaşık olarak 23 ü resmi dil olarak kabul görmektedir: Hintçe ve ingilizce dışında Hindistanda resmi olarak kabul görmüş diller şunlardır.
Asamiya
Bengali
Bodo
Dogri
Gujarati
Kannada
Kashmiri
Konkani
Maithili
Malayalam
Meitei
Marathi
Nepali
Oriya Dili
Punjabi
Sanskritçe
Santali
Sindhi
Tamil
Telugu
Urduca
Afrika kıtası ha keza diller bahçesidir. Ama biz Kürt aydın ve siyasetçileri politik gıdamızı, Batı Avrupa Bonapartizmi, Rus sosyalizmi ve Türk Kemalizmden aldığmız için, Ulus lafı geçer geçmez şu reçeteyi hemen ezbere okuruz: „Ulus, tarihsel olarak oluşmuş, kararlı bir dil, toprak, iktisadi yaşam ve kendini kültür ortaklığında dile getiren ruhsal biçimlenme birliğidir'' Bu tanıma uymayan hiç bir olguyu ya kabul etmeyiz, yada bütün olguları bu tanıma uydurmak için elimizden gelen her şeyi yaparız. Kürt milliyetçileri ve siyasetçileride bunu yapmışlardır.
Dil bilimcileri zazacanın bir dil olduğunu söylüyorlar. Ve bunun araştırmasını yapanlar derler ki; zazaca; hint avrupa dil ailesinin irani grubuna girer. Bu irani grubun içinde Gitanice, goranice, mazenderanice, belucice ve sengserice gibi alt grup vardır zazaca bu gruptan biridir.

„Dimili,“ „kırmancki,“ „so be,“ „zune ma,“ „kırdasi“ gibi isimlendirme ve tanımlara gelince. Bu tanımlamaların çoğu, Dersim orjinlidir. Benim evimde hem Palu zazacası hemde Dersim dimimilicesi konuşulduğu için, iki diyalektin birbirine yakınlığını ve uzaklığını iyi görebiliyorum. Dersim, Erzincan Sıvas, Muş, Erzurum bölgelerinde alevi kesimin konuştuğu lehçe „kırmancki“ olarak isimlendiriliyor. Ama bu isimlendirmenin tarihi ne zamana kadar uzanıyor, onu bilemiyorum! Alevilik yakın tarihin bir olgusudur, bu ayrılığın alevilikle bir ilişkisinin olduğuna inanıyorum. Özellikle 1938 Desim katliamı döneminde ve daha sonra şafii zazalar ile alevi zazalar arsındaki çelişkilerden dolayı, Dersimli bazı aydınlar, kendi anne ve babalarının konuştuğu dile ayrı bir isim bulma gibi arayışlara yöneldiklerine inanıyorum.
Mesala „so be“ terimini kurmanci ile kendi konuştukları dil arasına bir farklılık koymak için kullandılar. Biz dersim öğretmen okulunda okuyan öğrenciler biliriz, Dersim li bir arkadaş, kurmanc, yani Urfalı bir arkadaşa şöyle derdi: sizin konuştuğunuz dil „here were“ dir, bizim ki ise „so be“ dir. Yani Dersimin dimilisinde „so be“ git gel dir. Urfa’nın kurmancisinde „here were“ git geldir. Palu zazacasında ise „Şuı be“ git geldir. Dersimde bazı kesimler zazaca ile kendi konuştukları diyalekt arasındaki farklılığı vurgulamak için, kendi diyalektine „zune ma“ yani bizim dilimiz derler. Bu kelime Palu zazacasında „ „zun ma“ dır.
Zazaca konusunda araştırma yapanlar, kuzey Kürdistanda Dersim, Erzincan Muş, Erzurum, Sivas mıntıkasında konuşulan zazacanın bir birine çok yakın, Elazığ, Palu, Eğil, Hani,Ergani, Kulp, Piran, Maden, Solahan’ın birbirine çok yakın, Siverek, Geger, Mutki, Malatya ve Diyarbakır’ ın bazı yörelerinde konuşulan zazacanın birbirine çok yakın olduğunu söylerler. Zazacaya ister dimilice ister zazaca densin, ikisinin tek bir dilin lehçeleri olduğuna ve pek çok ağız farkınında bulunduğuna inanıyorum.

Elif ORHAN; Devrimci örgütler „zazaca dilin“ ayrı bir dil olduğunu uzun zaman kabul etmediler, ki hala da kabul etmiyenler çoğunlukta..Bunun nedeni cahillik olarak söylenebilir mi, ya da başka bir neden mi var, haklılar mı?

Selim Çürükkaya: Başka nedenleri tabiki vardır. Kürt siyasi örgütleri, kuruldukları günden beri, kurtarmaya çalıştıkları ulusun dili kurmancidir demişlerdir, Kürdistanda konuşulan sorani, gorani, zazakiyi kurmancinin lehçeleri olarak kabul etmişlerdir. Bu bilimsel değil, siyasi bir kabuldür. Çünkü bizlerin ulus teorisi tek dili zorunlu görüyor. Jakobeniz ya, bizim için gerçekler değil, teori önemlidir. Teorimizi gerçeklere değil, gerçeleri teorimize uydurmakta maharetliyiz. Ulus teorimize göre zazaca ayrı bir dil olursa, Kürdistan paramparça olur, olgulara bu pencereden bakanların gözünde zazacanın ayrı bir dil olduğunu savunanlar, bölücü, hatta düşmanların yardakçılarıdır. Siz onlara ne anlatırsanız anlatın, onların kafasında, tek ulus, tek dil, tek bayrak, tek kültür, tek tarih tek din yer edinmiştir. Sizin anlattıklarınızın tümü bu granit gibi ilkelere çarpıp durur.
Kuzey Kürdistanın siyasal örgütleri, kendi ülkelerini derinlemesine tahlil ederek kurulan örgütler değildir. Yakın tarihte kurulan Kürt örgütlerinin çoğu, Kürdistan sömürge bir ulustur, sömürgecilikten kurtulması için ulusal bir mücadeleye gerek vardır gibi basit bazı tesbitlerden hareketle kurulmuşlardır. Bu günkü siyasi güçler, bu coğrafyanın daha yakın bir fotoğrafını çekmek, eski pradigmanın artık işe yaramadığını görmek, yeni bir paradigma yaratmak zorundadırlar. Kürdistan ülkesi, „tek“ bir renge asla boyanamayacak kadar renklidir. Orada çok sayıda „dil“ konuşulmaktadır. Çok sayıda „din“ ve „inanç“ vardır. Çok sayıda farklı „kültür“ün beşiğidir orası.. Bunlar görülmeden, bunların varlığı kabul edilmeden, bunlar inkar edilerek bir yere varılmayacağı artık anlaşılmıştır. Bütün Kürt siyasi örgütlerinin sefaleti oynamasının nedeni , eski paradigmanın çöküşü yeni pradigmanın üretilmemesindendir

Elif ORHAN; Bir dil bir kültürün ifade şekli olduğu söylenir....Halbuki yıllar yıllı başta devrimci örgütler olmak üzere tüm Kürt-Türk tarafı-aydınları Zazaca- Dımılki’nin bir dil olmadığını kanatlamaya çalıştılar.. Bile bile bir dili yok saymak haksızlık-adaletsizlik olmalı, sizce neden bunu yapmak istediler, amaç nedir? Ya da çokça söylenen, „bölünme korkusu mu“, böyle diyebilinir mi?

Selim Çürükkaya : Evet doğrudur, kuzeydeki Kürt örgütleri, zazaca nın bir dil olduğunu kabul ederlerse, Kürdistan’ ın bölüneceğine inanırlar. Çünkü kafalarındaki ulus teorisi öyle der. Ulus teorileri, bir ulusun bir dili olur der. Onların teorileri zazacadan daha önemlidir. Bundan dolayı zazacayı Kurmancinin bir lehçesi olarak kabul ederek, gerçeği teorimize uydurmak daha kolaydı bizim için. Ama gerçeğin yanında yer alarak teorinin kendisini yargılamak daha zordur. Ona cesaret etmiş olanları ben kutluyorum.

Elif ORHAN; Siz konuştuğunuz ana dilinizi nasıl isimlendiriyor sunuz, yanı ana-baba-neneniz ne diyordu? Ayrıca siz birey olarak ilk defa ne zaman „bu dilin Kürtçenin bir lehçesi“ olmadığını, ya da olduğunu söylediniz?

Selim Çürükkaya: Benim hem anam hem de babam zazaca konuşurdu.. Yedi yaşıma kadar kendi köyümde kendi evimde zazaca konuştum. Kurmanci konuşan veya türkçe konuşan tek bir kişi görmedim.. Yedi yaşımda ilk okula başlayınca, bizim köyün öğretmeni Ali Vural’ ın başka bir dil konuştuğunu anladım. Çünkü konuştuğu dilin tek bir kelimesini dahi anlamıyordum. Kurmanci dili diye bir dilin olduğunu zanedersem 1969 da eski köyümüzü terk ederek yeni köye yerleştiğimizde komşumuz beritanlı Dengbej Ahmet ile karşılaştığımda fark ettim. Siyasi düşüncelere sahip olunca, bende çoğunluk gibi, zazacayı kurmancinin bir lehçesi olarak kabul ettim. Bu konuda bir araştırma dahi yapmadım. Stalin' in yaptığı ulusal tanıma olduğu gibi uydum. 1991 de Cezaevinden tahliye olduktan sonra, bilhasa Avrupa’ ya geldiğim dönemde zazaca konusunda bazı araştırmaların olduğunu, hatta zazaların ayrı bir halk olduğunu iddia edenlerin bulunduğunu duydum. Ulusal teorimiz bunları kabul etmeme müsaade etmiyordu. Bana göre bu tip düşünceler, ulusal birliği parçalamak için uyduruluyordu.
Neticede „sovyet sosyalizmi“ çöktü, bu sosyalizmin kalıplarıyla yarattığımız örgütümüzde yapımıza, inançlarımza, ters olan kalıplarımızı sorgulamaya başladım. Devrimler tarihini başka gözlerle yeniden okudum, dünyadaki inaçları, felsefeleri, dinleri daha yakından görme inceleme, yaşama olanaklarına kavuştum. Özellikle yakın köylüm Harun Turgut’ la zazaca konusunda girdiğim tartışmalarda 1970 lerin ortalarında biz Kürt sorununu ileri sürdüğümüzde, Türk solunun bize karşı kullandığı argumanları Harun Turgut’un zazaca kunusundaki görüşlerine karşı kullandığımı fark ettim. Ve bu durum beni araştırmaya sevk etti. Araştırmalarım sonucunda geleceğin toplumumuzun projesini „Güvercinide vurdular“ adlı romanında yazdım. Zazaların, Goranların, Soranların, Kurmancların fedaral bir ülkede mutlu olarak refah içinde yaşayabileceklerini gösterdim.

Elif ORHAN; Kendinizi anadilinizde iyi ifade edip ve yazabiliyor musunuz, ayrıca bunun gelişmesi için bir çabanız var mı, ya da öneriniz?

Selim Çürükkaya : Zazacayı iyi biliyorum. Ama siyasi konuları iyi izah edemem. Zazaca diliyle mizahı türkçeden iyi yaparım, fıkra anlatmaya birebirdir zazaca. Zazaca yazabiliyorum. Bir roman yazma düşüncem var. Bakalım becerebilirmiyim!

Elif ORHAN; Ben doğma- büyüme Dersimliyim..Benim doğduğum köyde istisnasız her kes Dersim de konuşulan iki dili bilirdi..Taa çocukluğumdan beri de bu iki dilin farklı olduğunu biliyorum..Ancak yıllar sonra böyle olmadığını idda edenler açıkçası bana gerçekçi gelmedi..Örgütlerin korkusuna bağladım..Siz bunu nasıl değerlendireceksiniz? „Simdi de bu korku vardır“desem, siz bana „abartıyor musunuz“ diyecek misiniz?

Selim Çürükkaya : Ben bu güne kadar, Zazaca konuştuğum için kollektif kurmancların baskısına veya hakaretine maruz kalmış değilim. Zazcayı yasaklayan, bu konuda baskı ve zulüm yapan, bizi dilimizden dolayı horlayan Türk devletidir. Ama siyasi kurmanc arkadaşlarımız bize sürekli niye kürtçe konuşmuyorsunuz veya niye öğrenmiyorsunuz demeye başlamışlardır. Kurmanci bilmediğimiz veya az bildiğimiz için bizi neredeyse horlamışlardır. Kendileri tek kelime dahi olsun zazaca bilmedikleri için türkçe konuşmak zorunda kaldığımızdan: "yahu ben türkçe konuşmam" diyerek bizi asimile olmakla dahi suçlamaya başlamışlardır. Ben inanıyorum ki her politik zaza biraz da olsun kurmanci bilir. Ama siyasi kurmanc arkadaşların yüzde doksanı tek kelime zazaca bilmez, bilmediği için utanmaz, utanmadığı için de bizi kurmanci öğrenmeye zorlar.
Demez ki yahu bu adamın yada adamların, hanımların ana dili zazacadır, onlar kurmanciyi biraz öğrendi, bende biraz zazaca öğreneyim diye düşünmez.
Çoğunluk dilini konuşuyor ya, tenezül etmez ki senin dilinden tek kelimeyi öğrensin!.
Bu konuda çok samimi dostlarımdan iki örnek vermek istiyorum. Benim bir avukatım vardı, Türk aslllıydı fakat bir Kürt bir arkadaşla evliydi. Eşi Urfalı bir kürt ağabeyimizdi. Avukat hanım ise karadenizli bir Türktü. Ve 30 yıldan beri evliidirler. Avukat hanım sağlam bir demokrattır ama, 30 yıl içinde Kürt kocasından tek bir kelime kurmanci öğrenmemiştir. Yine benim çok samimi dostlarımdan biri kurmanci dilinin ustası Laleş Qaso' dur. Ben ile Laleş Qaso 30 yıllık arkadaşız, bu güne kadar hiç bir gün birbirimize kızmamışız, Laleş Qaso kurmanci diliyle pek çok kitap yazmıştır ama tek kelime olsun zazaca öğrenmek istememiştir.

Elif ORHAN; Dersim’de „Kurmancı“ „Dımılki-zone Dersimi, zone ma“ diye söylenilirdi.. Ve ben Dersimde konuşulan dile „Zazaca“ denildiğini hic duymadım..Yıllar sonra „Zazaca“ denildiğini duyduğumda tepkimde oldu..Zira nenem ve nenemin neneside dememişti.. Sizce Dersim dışında konuşulan „Zazaca“ ve Dersimde konuşulan Dımılki’nin arasında büyük bir fark var mı, ya da?

Selim Çürükkaya: Bu sorunun cevabını yukarıda verdim, senin nenen Palu’lu şafii zazaları bildiğimiz nedenlerle sevmez, onlar kendilerine Zaza derse nenen kendine başka bir kimlik bulur. Annen de Elazığ’ daki Fevzi Çakmak mahallesinde yaşıyorsa ve yılda 1970 lerin ortasıysa, Palulu Zazalar MHP li faşist, senin annende alevi ve CHP li olduğu için düşmalığını zazalara yöneltir, kendini onlardan ayrı görür.

Elif ORHAN; Benim anam CHP’li değil..Anam Dersim’lıdır. Güneşi kutsar ve Xızır’a inanir..Şimdı size şöyle bir sorum var; yok olmakla karşı karşıya olan bu dil için neler yapılabilinir, ya da yapılıyor mu, ya da „bırakalım da kaybolsun, ki ayrılık-gayrılık gibi bölünmeler „olmasın mı.?

Selim Çürükkya: Afrikada yok olmak üzere olan bazı diller vardır, bir kaç kişi tarafından konuşuluyor. Birleşmiş milletler ve bazı bilim adamları bu dillerin bile yok olmaması için çok büyük çabalar harcamaktadırlar. Zazacanın yok olmaması için yapılması gereken ne varsa elbette yapılmalıdır. Zazaca bilen ses sanatçıları, zazaca lawık söylemeli, yeni müzik türleri geliştirmeli, zazaca hikaye masal, destan, söylenceler kayıt altına alınmalı, zazaca enstitüler açılmalı, özellikle zazaca yazabilen aydınlar, zazaca öykü ve roman yazmaya başlamalıdırlar. Zazaca radyo ve televzyonlar yaygınlaşmalıdır. Ben zazaca destan roman türü bir eser yazmak için tasarı yapıyorum.

Elif ORHAN; Sonuç olarak ne söyliyebilirsiniz?

Selim Çürükkaya: Sonuç olarak diyorum ki üzerinde yaşadığımız coğrafya çok dillerin, çok dinlerin çok kültürlerin çiçek açtığı bir coğrafyadır. Desimli bir adamın söylediği „kakıbo kakıbo kakıboyu“ başka bir dille söyleyemezsin, Palulu bir kadının söylediği „zarece“yi başka bir dille söyleyemezsin, Botanlı bir kurmancın „sevdaliye“si bir başkadır, Yezidi bir kürdün ezgisinin rengi değişiktir. Realite ne ise onu olduğu gibi kabul edelim,
Bir bahçade ne kadar çok çeşitli çiçekler varsa, o bahçe o kadar güzeldir. Teorilerimizle bahçelerimizi bozduğumuz, harebelere çevirdiğimiz, gülleri ayaklar altında ezdiğimiz yeter!.
Ben biraz Dersim’ im, akan Munzurum, hüzünlü Kutu Dersiyim, başı gök yüzüne değen jel dağıyım. Murat nehriyim ben, Munzurla kuacaklaşıp Fırat’a can veren, koye Şarıkım ben, ağarmış başıyla kimseye boyun eğmeyen, Zoğpayım, Tıunstım, paymergım, kırunım guazerekım ben. Bir yanım Hitittir, bir yanım Guti, Karduktur bir yanım, Madım, Busım, Paratakenım, Strakhatım, Arizantım, Budım, Magım ... Temmuz’ a tapmışım, „Enlil“den korkmuşum, cennetin tanrısı „An“ a inanmışım, „Enki“nin suyunu ve toprağını sevmişim. „Inanna“ nın etkisiyle aşık olmuşum. „Nanna“ nın sayesinde ayı sevmişim. „Şamaş“ la birlikte güneşlerde yanmışım. Zerduştun vaazlarını dinlemişim. Keşiş Yetro olup Musa’ya ilham olmuşum. Ve dayatmışım, dağları kendime mesken edinmişim, herkesi anlamaya çalışmışım ama kendimi kimseye anlatamamışım!

Zaman ayırdığınız ve katkı sunduğunuz için sağolunuz..
Elif ORHAN


http://zazaedebiyati.tr.gg/Ana-Sayfa.htm

-------

http://zazaedebiyati.tr.gg/sayfa_12.htm <<<<<

-------

http://zazaedebiyati.tr.gg/sayfa_14.htm >>>>>

Bugün 37301 ziyaretçikişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol